Cannes sonrası ,Nice öncesi durağımıza ayrı bir bölüm
açmamızdan herhalde bellidir diyelim veya bunu biraz da üsteleyelim ki..Turla
değil de kendi başlarına yolculuk yapacak olan arkadaş grubu veya çiftler
konaklamalarında en az bir gecelerini Monaco’ya taşısınlar.
Buyrun Monaco’ya..
Şehrin iki tane büyüsü var.Birincisi eski kraliçeleri Grace
Kelly,diğeri ise Formula..Monte Carlo kavramı veya Monaco Krallığı,ya da
Monaco’lular nam-ı diğer Fransa’da tanımlandığı şekilde asiller...Bu iki
kavramın da aslında çok uzağındalar...
Monaco’lu olmak fark yaratıyor krallıkta.Ucuz ev,bedelsiz
hizmet..Bunların hepsinden yararlanıyorsunuz.Fakat Monaco’lu biri ile
evlendiniz tam 4-5 kuşak sonra torununuzun torunu Monaco’lu oluyor ki geçiş
zor.
Kale,kraliyetin merkezi limana tepeden bakıyor.Şehrin
tepesinde.Bir tarafı limana,diğer tarafı ise daha çok Monacoluların yaşadığı
stadın olduğu bölüme bakıyor.Civarında hediyelik eşya bulabileceğiniz küçük
dükkanlar ve kaleler mevcut.Okyanus müzesinin hemen arka çıkış yolundaki
çikolata alınacak yer ise şehrin uğrak yerlerinden.
Şehri gezdiren tren yine tepeye giden yoldaki okyanus
müzesinin önünden kalkıyor,ki bu yol mutlaka yürünmeli,enfes yat limanı
manzarasını size sunuyor.İki kere adını geçirdik o halde müzeyi de mutlaka
gezmenizi önerelim.Alt kattaki akvaryum enfes ve fotoğraflamak için ideal.Orta
katta 1910 yılında kurulan müzenin kurucularının topladıkları ve ufak bir de
hediyelik eşya dükkanı var.Bizim gezi saati ile tercih etmediğimiz üst katta
ise restorant bulunuyor.Manzara çok güzel.
Formula heyecanını siz de yaşayın diye ister kendinizin
kullandığı isterse yanınıza şöför verildiği Ferrari turları da şehrin diğer
albenisi.Kendisini Formula pilotu hissetmek isteyenlere yarışın yapıldığı tek
şehirdeki caddelerde yolların tozunu alma fırsatını Formula severler tercih
edebilir.
Şehrin kalabalıklığı merkezde hissedilmiyor,gelenlerin de
çoğunun geceye kalmadığını düşünürseniz,kalan tıristlerin de Monte Carlo havası
yaşamak için kumarhane civarında olduğunu hesaba katarsanız şehir aslında yazın
en canlı günlerinde bile boş geliyor gözünüze.Gece limandan şehrin ışıklı
havası ise tek kelime ile büyüleyici.
Biz konaklamada tercihimizi önünden Formula pisti geçen Port
Palace’da kalarak yaptık.Diğer yerlerde
alternatifleri yazılarımızda size bırakmamıza rağmen burdaki oteli size ısrarla
önerelim.Hatta casino manzaralı Hotel de Paris tercih edeceğinize,çok çok iyi
odası ile yat limanı manzaralı Port Palace’ı tercih edin diyelim.Belki
Hermitage Otelinde kalacak olanların tercihine de destek verebiliriz ama hiç
başka alternatif aramayın deriz bu büyüleyici şehirde.
Gittiğimiz gece limanda Abba tribute konseri
vardı.Eğlendik.Bu da bizim şansımız aslında..Cannes gezimizde de iki gece genel
eğlencenin deniz kenarında olduğunu belirtmiştik.Yaz ayı tercihi ile öne çıkan
gezilerin avantajı aslında...
Casinonun olduğu bölüm klasik olarak yine markaların
mağazalarına rastladığımız yerler.Hotel de Paris ve Cafe de Paris
kumarhanelerin olduğu bölümde.Kumarhanelerde ağır bir hava var...Gerçekten
gelip denemek isteyenle sadece kumarhane için Monte Carlo’ya gelenlerin farkını
ortaya çıkaran bir ambians...Şşşt havası...Yaz olduğu için en azından ceket
ısrarı yok,ama uzun pantolon yazın da şart.
Monaco’da Ferrari nin resmi alışveriş mağazası sizi başka
şehirdekinden daha çok çağırıyor Monaco’da.Mc Laren in üstünde resim çektirme
güdüsü yaratıyor.Veya aklınıza gelecek diğer lüks otomobillerin satışa
sunulduğu galeriler daha çok dikkatinizi çekiyor.
Gece uzun..Billionaire in hem club hem de teras avantajı
,Buddha Bar ın yüksek tavanları,30 yaş üstünün tercihi ve şehrin tartışılmasız
en ünlüsü Jimmy’z,Hermitage’ın terasındaki Crystal Bar ve diğerleri..
Monaco’da yapılması gerekenler:
i.Konaklayanlar için şehri gezmek cazip ama Monte Carlo da
da yüzdüm demek için plajı değerlendirilmeli
ii.Şampiyonlar Ligi ve Uefa kupasını kazananlar Süper
Kupa’yı sürekli bu şehirde oynuyorlar.Monte Carlo plajına giden yolda ise nasıl
Cannes’da artistlerin yıldızları varsa burda da ünlü futbolcuların ayak izleri
var.Baka baka gidilmeli.
iii.Şansını casinoda değerlendirecek olanlar çok
kaybetmemeli,geceye de devam etmeli;ya da şansları yaver giderse yine
kazandıkları ile gecenin tadını çıkarmalı
iv.Şehir fotoğraflarını her şehirde defalarca çekmek
istemezsiniz.Burası aynı manzarayı çektiriyor.Ama gece ışıklı fotoğrafı mutlaka
çekilmeli.
v.Bütçeye göre yemek.Ya kıyın paranıza ciddi ciddi enfes
biryemek yiyin,ya da gerçekten gece uzun diyerek çok ucuz çıkın gece
yemeğinden.Ortası çok gereksiz.
vi.Şehrin formula ile yatıp kalktığını söyledik.Formulanın
gerçekleştiği pistin en dar yeri fotoğraflanmalı,tabi bir de tüneli...
Daha da yazılacakları var şehrin..Ufak şehir ama görülmesi
gereken,tadını yaşamak için de kalınması gereken bir şehir diyelim.
Bizlerden birimiz bu gezide ST.Tropezi’i ilk sıraya
,diğerimiz ise Monaco’yu ilk sıraya taşıdık.Ama bu satırları St. Tropez’i ilk
sıraya taşıyan olarak yazayım...Bir kere daha St. Tropez’e gitmezsiniz.Ama Monaco
çağırır.Kaş gibi,Portofino gibi..