Cannes ve Nice
Fransa’ya gidenlerin genelde yerleşik mekan olarak tercih
edip ,gezi rotalarını bu merkezden yürüttükleri Nice’i 10 günü geçen
tatilimizin son iki gününe bıraktık.İşin aslı bu seçimimizde de haklı
olduğumuzu düşünüyoruz,tavsiye etmek bize belki düşmez ama Nice’siz bir gezi de
planlayabilirsiniz.
Öncelikle iki şehir arasındaki farklardan başlayalım.Cannes
sahil kenti,Nice ise sahilin şehri.Cannes dinamik,Nice ise enerji emen
yapıda.Cannes daha bir havalı,Nice daha bir ucuz.Cannes da yol knearında
gördüğünüz Bentley sayısı kadar Nice’de gece müşteri avına çıkan kadınları
görebilirsiniz.Cannes ‘da her yer dolu da olsa bir rahatlık var,Nice de itiş
kakışlık...
Daha da sürer bu farklılıklar..Tabi ki bizim gözümüzle...
Eski Cannes çok cazip değil,tepeye çıkıp güzel bir resim
çektirebilirsiniz belki ama şehrin merkezi sizi cezbeder.Nice ise eski şehrin
devamı olmuş,ama herkesi eski şehirde toplayan bir halde...
Cannes’da gecelerseniz Cannes’ı..
Nice’de gecelerseniz Nice’i tadacağınızın da farkında
olacaksınız zaten.Nice’de herhangi bir gece bizim İstiklal caddemizde herhangi
bir gecenin tadına varmıyor.Bu kadar yeter herhalde..
O halde Cannes ile devam edelim..
Cannes: La Croisette şehrin can damarı...Bizim olduğumuz iki
gecede iki farklı etkinlik sebebi ile gündüz dolu olan plajlardan daha da dolu
idi,gecelerdeki kumsal kalabalığı .Güney
Fransa’da en iyi havai fişek gösterisini ben yapıyorum yarışması olunca,ilk
gecemizde insanların daha günbatımı ile beraber kumsalları kumu göstermeyecek
şekilde doldurduğunu ve havai fişek
gösterilerini izlediklerini yaşadık.Ne kadar kalabalık olduğunu gösteri
bitince algılayabiliyorsunuz ki,herhalde şehrin o anki kalabalığının 4/5 i
sahil şeridinde idi o gece.Ertesi günde ise elektronik festivali vardı ve bu
kez kırmızı halılı festival merkezinin yan tarafındaki sahil kesimi hınca hınç
dolu idi.Tabi bir de Türkiye’de tutmayan helikopterli reklamın ordaki
yaygınlığı ile Paris Hilton’un özel partisinden haberdar olduk. Şehrin Palm Beach’e
uzanan kısmındaki partinin yankısı da yaşandı.Sahil şehrinin en önemli iki
oteli Carlton ve Martinez.Şimdi açıkçası şunu belirtelim bu iki otelin denize
bakan odalarından birinde tercihinizi yapacaksanız ve önlerindeki beachlerinden
denize girecekseniz doğru bir tercihiniz vardır.Diğer türlü biz bu iki otelde
kalmayalım ama bulvarda kalalım biraz daha ucuz diyecekseniz tren istasyonu
yakınında da güzel oteller var tercih bu olabilir;aradaki farkla da hem bu iki
otelin restoranında şahanebir akşam yemeği yersiniz hem de bu iki otelin beach
ine gitmeseniz bile hemen yanlarındaki özel plajlarda hatta en ön tarafta yer
de zorlayarak güzel bir gün geçirebilirsiniz.Bunun sebebi basit..Evet bu iki
otele değer verilen rakamlar ki bu da aslında farklı bir tartışma konusudur ama
polemik içermez,sonuçta bu bir tercihtir,zevktir;ama bu iki otel dışında da
denizi bulvarda görüyorum ne güzel demenin bir anlamı da çok yok gibi..
Bulvarın hemen arkasındaki cadde alışverişin daha canlı
olduğu güzergah.Bütün ışıltılı ünlü markalar bulvarda kalınca ,bulvarda yer
bulamamış herhalde diye düşündüğünüz bir ya da iki marka dışındaki diğer bütün
mağazalar da bu cadde üzerinde.Aradaki yollarda irili ufaklı barlar,bulvara
göre daha hesaplı restoranlar var.Bulvarla kesişim noktasında ise ikinci el şık
ürünlerin satıldığı ufak bir Pazar ve civardaki cafeler mevcut.
Cannes’da gece hayatı oldukça renkli.Hemen herkesin müzik ve
show tercihine göre sabahı bulabileceğiniz mekanlar şehrin yaşantısını
uzatmaktalar.
Festivalin olduğu ve hemen herkesin kırmızı halı üzerinde
resim çektirerek kendisine Cannes hatırası bıraktığı yerin hemen dibindeki
turizm ofisi en azından ufak hediyelerle ülkeye dönmek isteyenler için çeşit
olarak az ama öz seçimler sunmayı başarmış.
Cannes’da yapılması gerekenler:
i.Şehri tanımaya mini tren turu ile başlamak işinizi
kolaylaştırır
ii.Eski Cannes’dan fotoğraf çekmek
iii.Carlton otelinin içinde kalmak,önünde denize girmek veya
restoranında yemek seçimlerinin 3 ü de olmasa bile...İçinde kahve içmek,yandaki
özel plajında denize girmek ve hemen otele varmadan yer alan küçük ama
bilindik, bulvar üzerindeki restoranda Fransız mutfağı ile tanışmak.
**
Nice: Massena meydanı şehrin can damarı.Fakat hem yeni şehre
uzanan hem de eski şehirde kalan iki tarafı da
o kadar kalabalık ki,nerede yemek yesem tercihiniz bir anda nerede yer
bulabilirime dönüşüyor.Eski şehirde bitişik restoranlar ve kalabalık o kadar
ağır bir koku bile duyuyorsunuz.Eğlence belirttiğimiz tarzda.Geceyi uzatmak
isteyenler için tercihler var.Bizim gezimizin artık son 2 günü idi ve St.
Tropez,Cannes,Monte Carlo derken belki de Nice bu yüzden bize yavan geldi.
Yine de tıpkı Cannes da olduğu gibi mini trenle şehir turu
alınmalı ve şehri tanıma kolaylaşmalı.Kale tepesi en güzel Nice manzaralarından
birini sunuyor kaçırılmamalı.
Promenade des Anglais ,şehrin bulvarı.Palmiye ağaçları ve
çiçek bahçeleri gerçekten güzel.Oteller,villalar,butikler ; belle epoque mimari
tarzı ile kenti yansıtıyor.Müze çok,kilise çok...
Hediye alarak ülkeye dönmek isteyenler için çok sayıda
alışveriş yapılacak mekan var şehirde.Göreceli olarak da Güney Fransa’nın en
hesaplı kenti.Zeytinyağı,sabun bizlerin ilgisini çok çekmese de şehrin
turistlere herhalde en çok sattığı iki ürün.
Şehirdeki plajlarda bir doldur boşalt havası var,kumsal
taşlı..Fakat bunlara rağmen gelmişken denize girmemek de olmayacağına göre
şikayet yok.Söylenenlere göre Güney Fransa’nın en çok yankesicisi bu
şehirde.Dikkat etmek gerekiyor gibi.
Yakın yerlerde:
Antibes:Merak ettik,gittik ve işin açıkçası çok da kısa
zamanda döndük.Picasso müzesi,şehrin merkezindeki cafe ve restoranlar ile çok
da öne çıkmayan hediyelik eşya satan dükkanlarını sayabiliriz.Nice de kalıp
çakıl taşlı kumsal istemem diyenler için bir tercihtir.Biz Antibes merkezden
kumsala kadar gittik,5-6 km ötesinin çok güzel ve hatta lüks olduğu da
belirtilmekte.Bu da bu yazıyı okuyacakların aklında dursun diyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder