12 Kasım 2012 Pazartesi

Monaco - Monte Carlo


Cannes sonrası ,Nice öncesi durağımıza ayrı bir bölüm açmamızdan herhalde bellidir diyelim veya bunu biraz da üsteleyelim ki..Turla değil de kendi başlarına yolculuk yapacak olan arkadaş grubu veya çiftler konaklamalarında en az bir gecelerini Monaco’ya taşısınlar.

Buyrun Monaco’ya..



Şehrin iki tane büyüsü var.Birincisi eski kraliçeleri Grace Kelly,diğeri ise Formula..Monte Carlo kavramı veya Monaco Krallığı,ya da Monaco’lular nam-ı diğer Fransa’da tanımlandığı şekilde asiller...Bu iki kavramın da aslında çok uzağındalar...

Monaco’lu olmak fark yaratıyor krallıkta.Ucuz ev,bedelsiz hizmet..Bunların hepsinden yararlanıyorsunuz.Fakat Monaco’lu biri ile evlendiniz tam 4-5 kuşak sonra torununuzun torunu Monaco’lu oluyor ki geçiş zor.

Kale,kraliyetin merkezi limana tepeden bakıyor.Şehrin tepesinde.Bir tarafı limana,diğer tarafı ise daha çok Monacoluların yaşadığı stadın olduğu bölüme bakıyor.Civarında hediyelik eşya bulabileceğiniz küçük dükkanlar ve kaleler mevcut.Okyanus müzesinin hemen arka çıkış yolundaki çikolata alınacak yer ise şehrin uğrak yerlerinden.

Şehri gezdiren tren yine tepeye giden yoldaki okyanus müzesinin önünden kalkıyor,ki bu yol mutlaka yürünmeli,enfes yat limanı manzarasını size sunuyor.İki kere adını geçirdik o halde müzeyi de mutlaka gezmenizi önerelim.Alt kattaki akvaryum enfes ve fotoğraflamak için ideal.Orta katta 1910 yılında kurulan müzenin kurucularının topladıkları ve ufak bir de hediyelik eşya dükkanı var.Bizim gezi saati ile tercih etmediğimiz üst katta ise restorant bulunuyor.Manzara çok güzel.

Formula heyecanını siz de yaşayın diye ister kendinizin kullandığı isterse yanınıza şöför verildiği Ferrari turları da şehrin diğer albenisi.Kendisini Formula pilotu hissetmek isteyenlere yarışın yapıldığı tek şehirdeki caddelerde yolların tozunu alma fırsatını Formula severler tercih edebilir.

Şehrin kalabalıklığı merkezde hissedilmiyor,gelenlerin de çoğunun geceye kalmadığını düşünürseniz,kalan tıristlerin de Monte Carlo havası yaşamak için kumarhane civarında olduğunu hesaba katarsanız şehir aslında yazın en canlı günlerinde bile boş geliyor gözünüze.Gece limandan şehrin ışıklı havası ise tek kelime ile büyüleyici.

Biz konaklamada  tercihimizi önünden Formula pisti geçen Port Palace’da  kalarak yaptık.Diğer yerlerde alternatifleri yazılarımızda size bırakmamıza rağmen burdaki oteli size ısrarla önerelim.Hatta casino manzaralı Hotel de Paris tercih edeceğinize,çok çok iyi odası ile yat limanı manzaralı Port Palace’ı tercih edin diyelim.Belki Hermitage Otelinde kalacak olanların tercihine de destek verebiliriz ama hiç başka alternatif aramayın deriz bu büyüleyici şehirde.

Gittiğimiz gece limanda Abba tribute konseri vardı.Eğlendik.Bu da bizim şansımız aslında..Cannes gezimizde de iki gece genel eğlencenin deniz kenarında olduğunu belirtmiştik.Yaz ayı tercihi ile öne çıkan gezilerin avantajı aslında...

Casinonun olduğu bölüm klasik olarak yine markaların mağazalarına rastladığımız yerler.Hotel de Paris ve Cafe de Paris kumarhanelerin olduğu bölümde.Kumarhanelerde ağır bir hava var...Gerçekten gelip denemek isteyenle sadece kumarhane için Monte Carlo’ya gelenlerin farkını ortaya çıkaran bir ambians...Şşşt havası...Yaz olduğu için en azından ceket ısrarı yok,ama uzun pantolon yazın da şart.

Monaco’da Ferrari nin resmi alışveriş mağazası sizi başka şehirdekinden daha çok çağırıyor Monaco’da.Mc Laren in üstünde resim çektirme güdüsü yaratıyor.Veya aklınıza gelecek diğer lüks otomobillerin satışa sunulduğu galeriler daha çok dikkatinizi çekiyor.

Gece uzun..Billionaire in hem club hem de teras avantajı ,Buddha Bar ın yüksek tavanları,30 yaş üstünün tercihi ve şehrin tartışılmasız en ünlüsü Jimmy’z,Hermitage’ın terasındaki Crystal  Bar ve diğerleri..

Monaco’da yapılması gerekenler:

i.Konaklayanlar için şehri gezmek cazip ama Monte Carlo da da yüzdüm demek için plajı değerlendirilmeli

ii.Şampiyonlar Ligi ve Uefa kupasını kazananlar Süper Kupa’yı sürekli bu şehirde oynuyorlar.Monte Carlo plajına giden yolda ise nasıl Cannes’da artistlerin yıldızları varsa burda da ünlü futbolcuların ayak izleri var.Baka baka gidilmeli.

iii.Şansını casinoda değerlendirecek olanlar çok kaybetmemeli,geceye de devam etmeli;ya da şansları yaver giderse yine kazandıkları ile gecenin tadını çıkarmalı

iv.Şehir fotoğraflarını her şehirde defalarca çekmek istemezsiniz.Burası aynı manzarayı çektiriyor.Ama gece ışıklı fotoğrafı mutlaka çekilmeli.

v.Bütçeye göre yemek.Ya kıyın paranıza ciddi ciddi enfes biryemek yiyin,ya da gerçekten gece uzun diyerek çok ucuz çıkın gece yemeğinden.Ortası çok gereksiz.

vi.Şehrin formula ile yatıp kalktığını söyledik.Formulanın gerçekleştiği pistin en dar yeri fotoğraflanmalı,tabi bir de tüneli...

Daha da yazılacakları var şehrin..Ufak şehir ama görülmesi gereken,tadını yaşamak için de kalınması gereken bir şehir diyelim.

Bizlerden birimiz bu gezide ST.Tropezi’i ilk sıraya ,diğerimiz ise Monaco’yu ilk sıraya taşıdık.Ama bu satırları St. Tropez’i ilk sıraya taşıyan olarak yazayım...Bir kere daha St. Tropez’e gitmezsiniz.Ama Monaco çağırır.Kaş gibi,Portofino gibi..

Cannes - Nice ( Güney Fransa)


Cannes ve Nice

Fransa’ya gidenlerin genelde yerleşik mekan olarak tercih edip ,gezi rotalarını bu merkezden yürüttükleri Nice’i 10 günü geçen tatilimizin son iki gününe bıraktık.İşin aslı bu seçimimizde de haklı olduğumuzu düşünüyoruz,tavsiye etmek bize belki düşmez ama Nice’siz bir gezi de planlayabilirsiniz.

Öncelikle iki şehir arasındaki farklardan başlayalım.Cannes sahil kenti,Nice ise sahilin şehri.Cannes dinamik,Nice ise enerji emen yapıda.Cannes daha bir havalı,Nice daha bir ucuz.Cannes da yol knearında gördüğünüz Bentley sayısı kadar Nice’de gece müşteri avına çıkan kadınları görebilirsiniz.Cannes ‘da her yer dolu da olsa bir rahatlık var,Nice de itiş kakışlık...

Daha da sürer bu farklılıklar..Tabi ki bizim gözümüzle...

Eski Cannes çok cazip değil,tepeye çıkıp güzel bir resim çektirebilirsiniz belki ama şehrin merkezi sizi cezbeder.Nice ise eski şehrin devamı olmuş,ama herkesi eski şehirde toplayan bir halde...

Cannes’da gecelerseniz Cannes’ı..

Nice’de gecelerseniz Nice’i tadacağınızın da farkında olacaksınız zaten.Nice’de herhangi bir gece bizim İstiklal caddemizde herhangi bir gecenin tadına varmıyor.Bu kadar yeter herhalde..

O halde Cannes ile devam edelim..

Cannes: La Croisette şehrin can damarı...Bizim olduğumuz iki gecede iki farklı etkinlik sebebi ile gündüz dolu olan plajlardan daha da dolu idi,gecelerdeki  kumsal kalabalığı .Güney Fransa’da en iyi havai fişek gösterisini ben yapıyorum yarışması olunca,ilk gecemizde insanların daha günbatımı ile beraber kumsalları kumu göstermeyecek şekilde doldurduğunu ve havai fişek  gösterilerini izlediklerini yaşadık.Ne kadar kalabalık olduğunu gösteri bitince algılayabiliyorsunuz ki,herhalde şehrin o anki kalabalığının 4/5 i sahil şeridinde idi o gece.Ertesi günde ise elektronik festivali vardı ve bu kez kırmızı halılı festival merkezinin yan tarafındaki sahil kesimi hınca hınç dolu idi.Tabi bir de Türkiye’de tutmayan helikopterli reklamın ordaki yaygınlığı ile Paris Hilton’un özel partisinden haberdar olduk. Şehrin Palm Beach’e uzanan kısmındaki partinin yankısı da yaşandı.Sahil şehrinin en önemli iki oteli Carlton ve Martinez.Şimdi açıkçası şunu belirtelim bu iki otelin denize bakan odalarından birinde tercihinizi yapacaksanız ve önlerindeki beachlerinden denize girecekseniz doğru bir tercihiniz vardır.Diğer türlü biz bu iki otelde kalmayalım ama bulvarda kalalım biraz daha ucuz diyecekseniz tren istasyonu yakınında da güzel oteller var tercih bu olabilir;aradaki farkla da hem bu iki otelin restoranında şahanebir akşam yemeği yersiniz hem de bu iki otelin beach ine gitmeseniz bile hemen yanlarındaki özel plajlarda hatta en ön tarafta yer de zorlayarak güzel bir gün geçirebilirsiniz.Bunun sebebi basit..Evet bu iki otele değer verilen rakamlar ki bu da aslında farklı bir tartışma konusudur ama polemik içermez,sonuçta bu bir tercihtir,zevktir;ama bu iki otel dışında da denizi bulvarda görüyorum ne güzel demenin bir anlamı da çok yok gibi..

Bulvarın hemen arkasındaki cadde alışverişin daha canlı olduğu güzergah.Bütün ışıltılı ünlü markalar bulvarda kalınca ,bulvarda yer bulamamış herhalde diye düşündüğünüz bir ya da iki marka dışındaki diğer bütün mağazalar da bu cadde üzerinde.Aradaki yollarda irili ufaklı barlar,bulvara göre daha hesaplı restoranlar var.Bulvarla kesişim noktasında ise ikinci el şık ürünlerin satıldığı ufak bir Pazar ve civardaki cafeler mevcut.

Cannes’da gece hayatı oldukça renkli.Hemen herkesin müzik ve show tercihine göre sabahı bulabileceğiniz mekanlar şehrin yaşantısını uzatmaktalar.

Festivalin olduğu ve hemen herkesin kırmızı halı üzerinde resim çektirerek kendisine Cannes hatırası bıraktığı yerin hemen dibindeki turizm ofisi en azından ufak hediyelerle ülkeye dönmek isteyenler için çeşit olarak az ama öz seçimler sunmayı başarmış.

Cannes’da yapılması gerekenler:

i.Şehri tanımaya mini tren turu ile başlamak işinizi kolaylaştırır

ii.Eski Cannes’dan fotoğraf çekmek

iii.Carlton otelinin içinde kalmak,önünde denize girmek veya restoranında yemek seçimlerinin 3 ü de olmasa bile...İçinde kahve içmek,yandaki özel plajında denize girmek ve hemen otele varmadan yer alan küçük ama bilindik, bulvar üzerindeki restoranda Fransız mutfağı ile tanışmak.

**

Nice: Massena meydanı şehrin can damarı.Fakat hem yeni şehre uzanan hem de eski şehirde kalan iki tarafı da  o kadar kalabalık ki,nerede yemek yesem tercihiniz bir anda nerede yer bulabilirime dönüşüyor.Eski şehirde bitişik restoranlar ve kalabalık o kadar ağır bir koku bile duyuyorsunuz.Eğlence belirttiğimiz tarzda.Geceyi uzatmak isteyenler için tercihler var.Bizim gezimizin artık son 2 günü idi ve St. Tropez,Cannes,Monte Carlo derken belki de Nice bu yüzden bize yavan geldi.

Yine de tıpkı Cannes da olduğu gibi mini trenle şehir turu alınmalı ve şehri tanıma kolaylaşmalı.Kale tepesi en güzel Nice manzaralarından birini sunuyor kaçırılmamalı.

Promenade des Anglais ,şehrin bulvarı.Palmiye ağaçları ve çiçek bahçeleri gerçekten güzel.Oteller,villalar,butikler ; belle epoque mimari tarzı ile kenti yansıtıyor.Müze çok,kilise çok...

Hediye alarak ülkeye dönmek isteyenler için çok sayıda alışveriş yapılacak mekan var şehirde.Göreceli olarak da Güney Fransa’nın en hesaplı kenti.Zeytinyağı,sabun bizlerin ilgisini çok çekmese de şehrin turistlere herhalde en çok sattığı iki ürün.

Şehirdeki plajlarda bir doldur boşalt havası var,kumsal taşlı..Fakat bunlara rağmen gelmişken denize girmemek de olmayacağına göre şikayet yok.Söylenenlere göre Güney Fransa’nın en çok yankesicisi bu şehirde.Dikkat etmek gerekiyor gibi.

Yakın yerlerde:

Antibes:Merak ettik,gittik ve işin açıkçası çok da kısa zamanda döndük.Picasso müzesi,şehrin merkezindeki cafe ve restoranlar ile çok da öne çıkmayan hediyelik eşya satan dükkanlarını sayabiliriz.Nice de kalıp çakıl taşlı kumsal istemem diyenler için bir tercihtir.Biz Antibes merkezden kumsala kadar gittik,5-6 km ötesinin çok güzel ve hatta lüks olduğu da belirtilmekte.Bu da bu yazıyı okuyacakların aklında dursun diyoruz.