16 Haziran 2015 Salı

Amalfi Kıyıları ..


Norman Jewison’un ‘Only you’ filmi Positano’yu  , Mike Barker’in ‘Good Woman’ı Cetara ve Ravello’yu sevdirmişti bize..Biz de ekranda muhteşem görünen Amalfi kıyılarını 2015’in Haziran ayında seyahat rotası olarak belirledik..
Cetara’yı  Sorrento’ya bağlayan  61 km’lik daracık yol nefis manzaralar sunuyor,  limon bahçeleri ve denize bakan yamaçlarda çok keyifli bir yolculuk yapıyorsunuz... Cetara , Minori , Ravello , Atrani,  Amalfi , Praiano ve Positano’yu  gezdik ,  hepsi güzel hepsi birbirinden farklı kasabalar...
Amalfi kıyılarındaki İlk durağımız ve konaklama kasabamız Amalfi idi , burayı tercih etmemizin sebebi önceki seyahat bölgemiz Capri adasından direkt vapurla bölgeye ulaşım olması ve merkezinde tüm kasabalara giden otobüs terminalinin yer almasıydı. Araç kiralamayı biz bu bölge için önermiyoruz , kasabalar arasındaki yollar çok dar  ve park yeri imkanı kısıtlı...Otobüs, taksi veya bot alternatif ulaşım seçenekleri olarak karşınıza çıkıyor.

 
Amalfi’nin merkezi Piazza Del Duomo’da  kilise , çeşme ve cafelerin yer aldığı ufak ve şirin bir meydan bulunuyor..Kilisenin  adı  St.Andrea , yapımına 9. yy’da başlanan katedral kentin hakimi gibi . 62 tane basamağı var , İtalyan’lar merdivenlerine oturup etrafı seyrederek burada vakit geçiriyor..Kilisenin tam yanındaki ‘ Pasticceria Pansa’ pastanesi oldukça pupüler ,boş masa için sıra beklemek zorunda kalıyorsunuz.. Merkezden içeriye doğru yürüdüğünüzde karşınıza çıkan dar sokaklarda yöresel tatları deneyebileceğiniz Trattoria ‘lar ve İtalyan’ların meşhur likörü ‘limoncello’yu  tadabileceğiniz cafeler karşınıza çıkıyor..Kasabanın tarihteki önemi ise büyük. Avrupa’ nın kağıtla tanışmasını sağlayan bir ticaret merkezi burası..Kağıt meşhur olduğu için el yapımı mektup kağıtları ve zarfları satan 3 adet hediyelik  dükkan mevcut , zarfı elinize aldığınızda gözükmeyen Amalfi kaşesi  ışığa tuttuğunuzda  zarfa yansıyor..

 
Liman tarafında hem Capri Adası ve diğer kasabalara giden tekneler mevcut , hem de Santa Croce  ve La Sirene beach gibi arabayla girilmeyen kayalar arasında kalmış güzel plajlara ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Kıyıda her kasabada olduğu gibi denize girilecek bir plaj ve cafe’ler bulunuyor.Her ne kadar limoncello İtalya’nın en meşhur likörü olsa da , cafelerde her iki masadan birinde tercih edilen kokteyl  aslında zamanında Avusturya’lıların bulduğu prosecco ile hazırlanan Aperol Spritz.

Kıyıdan 6-7 dakika yürüdüğünüzde Güney İtalya’nın en küçük kasabası olarak bilinen  Atrani’ye varıyorsunuz. Kartpostal gibi bir koy...Koyun girişinde 1953’te burada çekilmiş Sarışın Şeytan ‘Beat the devil’ filminin tanıtım taşı karşılıyor sizi. Piazza Umberto olarak geçen ufak merkezinde kilise ve cafe’ler bulunuyor , Atrani diğer kasabalara göre oldukça ucuz..Az önce Aperol Spritz’den bahsetmiştim, burada Spritz’in farklı versiyonlarını deneyebilirsiniz..Şeftali , Elma ve limonlu gibi.


Aslında Güney İtalya’nın en küçük kasabasına bu kadar kelime ile yer vermemizin en büyük sebebi orasını sevmiş olmamız..Amalfi’den yürürken kıvrımda gördüğünüz manzara Lonely Planet’in bölgeyi anlattığı rehber kitabının kapağındaki manzara…Gerçekten çok güzel..
Ama kıyıların kitaplara,filmlere,kartpostallara sığmayan büyüleyici güzelliğini sunan görüntüsü hiç kuşku yok ki bölgenin dillere destan yeri Positano…
Amalfi kıyılarında en çok görmek istediğim  ve beni daha gitmeden heyecanlandıran yer olmuştu Positano..Yıllar önce ‘Only you’ filmiyle bu kasabayla tanışmıştım..
 Positano yamaca kurulu pembe , şeftali , sarı tonunda evleri , sardunyalı kat kat bahçeleri olan yokuş aşağı sıralanan kartpostal gibi bir köy..Tepede kasabanın girişine vardığınızda gördüğünüz tablo karşısında duyduğunuz tek his ‘mutluluk’..Denizi ve evleri sanki bir kartpostalda görüyorsunuz..Aşağıya doğru dar sokaklarında bir çok yerel butik , yöreye has seramik satan dükkanlar , limoncello içebileceğiniz cafe’ler , ve hediyelik eşya satan mağazalar mevcut..Lacivert üzerine sarı limon desenli seramik çiniler ve  güneş seramikleri oldukça popüler..
Merkezde yer alan plajın adı Spiaggia Grande , burada denize girerken Positano’yu izleyip büyülenmemek elde değil..Avrupa’da denize girdiğim en etkileyici manzaraya sahip yer burası diyebilirim...
Tepede konumlanan ve Spiaggia grande manzarasına sahip ‘Positano Cafe’de  kahve molası ,  Max Restaurant’ta deniz mahsülleri , plaja yakın taraftaki Chez Cafe’de pizza ve makarnalar , yukarıdan çarşıya girdiğinizde karşınıza çıkan La Zagara’da tatlılar iyi seçim..





Positano’dan karşı kıyıya baktığınızda ise Praiano’yu görüyorsunuz..Aslında Positano’dan Praiano’yu mu görenler mi daha şanslı yoksa Praiano’dan Positano’yu mu izlemek daha güzel diye sorarsanız bizim seçimimiz Positano’da kalmak ve Praiano’ya bakmak olurdu..
Praiano ‘da turist az , merkezde Positano manzaralı San Luca Evangelista kilisesi bulunuyor .. Yamaca kurulu köyde İtalyanlar’ın nefis manzaralı yazlık evleri ağırlıklı , evlerin teraslarında beyaz atlet giymiş İtalyan emeklilerini fasulye ayıklarken ve müthiş Positano manzarasına bakarken görüyorsunuz ,plaja inmek için tek yol yürüyüş yolu , arabayla iniş yok , yürürken mecbur evlerinin önünden geçiyorsunuz ve  İtalyan'ların  selamlarıyla sohbet etme imkanı buluyorsunuz.. Plaja inen yokuş aşağı yolda bir cafe dışında başka su veya kahve içeceğiniz yer yok, o yüzden dik yamacı inmeden önceki cafe’de mutlaka mola vermenizi veya en azından su almanızı öneriririz..Yokuş aşağı yolu tamamlayınca  plaja ulaşıyorsunuz…
Praiano aslında Amalfi kıyılarında kendine has farklı bir yer, eşi benzeri yok…ama yokuşu inip çıktıktan sonra epey yorulsanız da  iyi de gelmişim diyorsunuz..
Farklı yer diye bahsetmişken  Amalfi kıyılarının bir diğer farklı kasabası Ravello..Deniz seviyesinden 350 metre yükseliğe kurulmuş bir kasaba Ravello... En büyük özelliği her yıl Haziran -Temmuz aylarında  Wagner müzik festivaline ev sahipliği yapması.. Mutlaka gezmenizi önereceğimiz yeri  Villa Rufolo..Festivalde de konserler burada veriliyor. Tarihte Rufolo ailesine ait bu villa nefis bir Minori ve Maori manzarası sunuyor…

 
Kasabanın meydanındaki Calce Caffe için kasabanın en iyi kahve mekanı deniliyor..Dar sokaklarında ise seramik atölyelerini gezmek oldukça keyifli..
Ravello’dan kıyı şeridine indiğinizde sizi tarihi Minori karşılıyor..Burada plajdaki farklı işletmelerde denize girebilir , 1. yy’dan kalma antik Roman Villa ‘yı gezebilirsiniz..





Minori’nin olmazsa olmazı ise Salvatore de riso pastanesi..Kaldığımız oteldeki İtalyan'ın önerisiyle uğradığımız pastanede kahveler , incirli ve limonlu pastalar müthişti ..
 
 
Yazının üst kısmında Ravello Müzik festivalinden  bahsetmiştik , Amalfi kıyılarındaki bir diğer festivalde Cetara'da gerçekleşiyor..Cetara , gastranomik bir balıkçı köyü.. İtalya’nın en lezzetli tuna balığı merkezi diye geçiyor ..Her yıl Ağustos ayında  "Le Giornate del Pesce Azzurro" (Days of the Blue Fish) festivali düzenleniyor.. Limana kurulan açıkhava lokantasında yerel müzik eşliğinde başta tuna balığı olmak üzere deniz mahsülleri tadımı yapılıyor.

**
Amalfi kıyıları gezisi nasıl bitiyor derseniz ..Tek kelime ile tanımlaması 'mutluluk' olacaktır...Emin olun ki gittiğinizde sizi tekrar çağıracak...