2 Ocak 2013 Çarşamba

Saint Tropez


Cote D’azur u sadece St. Tropez’e ait tutan bir gezi planınız mı var? Harika bir seçim...

Gelmişken St. Tropez’e de uğrayayıp bir bakalım şu eski balıkçı köyüne mi dediniz.Elbette ki eldeki fotoğraflar gezinizin artısı ama bu küçük yer yarım günde gecesini yaşamadan eksik kalır.

O halde başlayalım..Günün yarısının denizde geçtiğini düşünürsek öncelik tabi ki plajların.30 yaş üstü için adres Club 55. Hayalkırıklığı yaşamak mümkün tabi,bu muymuş diyebilirsiniz.Ama buymuş diyecek yanları çok.O halde beğenmek ya da sadece görmek  üzere değil eğlenmek üzere orada olduğunuzu hatırlayarak uçsuz bucaksız Pampelonne kumsalındaki en meşhur beach club da gününüzü geçirebilirsiniz.Yer bulmak zor,önceden rezervasyon şart.Aynı kumsalda Tahiti Beach turuncu ağırlıklı hali ile sizi bekliyor.Giriş yolu ise Club 55 ten farklı.Daha düşük yaş ortalaması ile Nikki Beach açılmadan St. Tropez’in en meşhuru imiş Tahiti Beach.Şimdi de 3 numara denebilir.

Peki nerede kalmalı..İki seçenek var aslında ya St. Tropez içinde ya da motorla 15 dakikada geçebileceğiniz ama trafik yüzünden 15 dakikalık yolu araba ile 1 saatten fazla süre ile gelmeyi göze alacağınız Maxime . St.Tropez ‘deki beach clublara ulaşım araçla olacağı için ve merkeze en az 15 dakika uzakta oldukları için hemen ne gerek var kıyıdan araba ile dolaşıp trafiği çekmeye dememeli. St Maxime'de kalacaksanız  araç kiralayıp st tropez beach'lerini keşfedebilirsiniz.  St Maxime oda fiyatları St Tropez'e göre çok daha uygun , biz konaklamamızı St. Maxime'de yaptık.

Le Byblos şehrin tartışmasız bir numarası.Pahalı mı..Evet..Ama şehirde genelde pahalı kavramı normal birşey için olduğu için uçuk fiyatta mı diye soralım ve evet yanıtı verelim.Gece klübü son derece meşhur . 

Ne yapmalı sorusunun aslında üç yanıtı var..Birincisi St. Tropez sandaletleri..Alışverişin 1 numarası...İkincisi Tropezyen kek..Yemeden olmaz..Üçüncüsü ise sahilde bir cafede oturmak.Fransızlar gibi hele bulduğunuz yer en ön sıra ise saatlerce oturmak gereksiz ama illa ki oturmak..Önerimiz Cafe de Paris..En önde yer bulunca; hazır bulmuşken biraz daha oturalım havası bizi de sardı,bulaşıcı..

Yemek konusu önemli.Plajlarda restoranlar zaten gece gündüz tamamen dolu ve rezervasyon şart.Balık yemek isteyenler için seçenek bol,eski şehirin tepesine giderken küçük kumasala bakan restoran şahane. Byblos un içindeki restorana oteldışında iseniz yer bulma şansınız nerde ise yok ama şehrin en gözde mekanlarından.Şehrin sahil şeridindeki restoranlarda ise herkesin yediği saatleri tercih etmeyecekseniz yeriniz en önden bile hazır olabilir.Ama hesaplı gideyim derseniz İtalyan restoranlar en iyi seçim gibi duruyor.Sahil şeridini yandan göreyim derseniz Papagayo dan iyi bir alternatif yok.


Alışveriş için her türlü lüks mağaza mevcut.Aklınıza gelen tüm markalar orada.İster istemez geziyorsunuz.

Şehir sahilinin uzunluğu kısa,o yüzden oraya demirleyen her yattan ünlü çıkar mı acaba diye bakınan insan kalabalıkları yaşamın içinden hale gelmiş durumda.

Sainte Maxime ile Saint Tropez arasında körfezin tam köşesinde Port-Grimaud var.Kanal şehri.Gezilmeli.

 
Şehrin içine ayak basmayan ünlü birisi yoktur herhalde ama kimse şehirle özdeşleşen Bridget Bardot gibi olmaz.O her yerde..O kadar efsane halinde ki,inanılmaz..
Saint Tropez sizi bir kere daha çağıran bir şehir değil,ama içine alan bir yer...
Sevenin tam seveceği,sevmeyenin ise neyse görmüş olduk diyeceği eski bir balıkçı kasabası..